top of page

Dubar ve Barakuda: Öğrenilmiş Çaresizlik Üzerine

Güncelleme tarihi: 31 Tem 2023

Amerika’da bir araştırma enstitüsünde karakterleri birbirine zıt iki balık türü ile bir deney yapılmış. Deneyde bir akvaryumu camla iki bölmeye ayırmışlar. Sonra bir tarafa yırtıcı barakuda balığını koymuşlar. Diğer tarafa da gariban dubar balığını yerleştirmişler.

Barakuda çok sayıda sivri ve keskin dişlerle kaplı olan büyük bir ağza sahiptir. Ayrıca aç gözlü ve atak yapısıyla tam bir avcı balıktır. Barakudaya bizim denizlerde pek sık rastlanmıyor. Daha çok okyanuslarda yaşıyor. Bu ailenin Akdeniz'de karşılaşılan türü ıskarmoz balığı adıyla biliniyor. Kimisine göre köpek balığından daha tehlikeli. Diğer taraftan dubar bütün kefaller gibi ürkek ve çevik bir balıktır. Barakudayı gördüğünde cin çarpmışa dönen türden.


Akvaryuma bırakılan barakuda dubarı görür görmez ağzının suları akarak o yöne doğru hamle yapmış. İlk hamlede kafayı aynen cama vurmuş. Sonra yine toslamış. Birkaç denemede daha bulunan baraküda kafayı gözü dağıtmış. Ne yaptıysa dubara ulaşıp afiyetle yiyememiş. Sonunda bakmış ki bu iş olmayacak, ava gittikçe avlanacak, bırakmış macerayı orada.


Araştırmacılar daha sonra aradaki cam engeli ortadan kaldırmışlar. Barakuda engel kalktığı halde dubara hiç saldırmadığını gözlemlemişler. Bu kadar travmatik hadiseden sonra barakuda sınırlarını öğrenmiş ve iç dünyasına çekilmiş olmalı. Artık o derin bir çaresizlik içinde buradan bir iş çıkmayacağını öğrenmiştir. Gücü ve imkanı olduğu, hatta engeller tamamen ortadan kalktığı halde, sadece umutlarını yitirdiği ve hayal kırıklığına uğradığı için vazgeçmiştir. Artık o öğrenilmiş çaresizlikle koşullanmıştır.


Öğrenilmiş çaresizlik kavramı, psikolojideki birçok önemli kavramlardan biridir. İnsanlar veya diğer hayvanlar, başlarına gelenler üzerinde hiçbir kontrollerinin olmadığını anlamaya ve inanmaya başladıklarında çaresizmiş gibi düşünmeye, hissetmeye ve davranmaya başlarlar.


Bu kavram Martin Seligman tarafından ortaya atılmış. 1960'ların sonlarında Seligman ve Maier tarafından köpekler ve farelerle yapılan deneylerde yukarıdaki öyküye benzer sonuçlar ortaya çıkarılmış.


Bu fenomen hayvanların terbiyesinde de yaygınca kullanılan bir durum. Örneğin bir fil eğitmeni yavru bir fil ile çalışmaya başladığında, filin bacaklarından birini bir direğe bağlamak için bir ip kullanır. Fil ipten kaçmak için saatlerce, hatta günlerce mücadele edecek, ancak sonunda sakinleşecek ve hareket alanını kabul edecektir. Fil büyüdüğünde ipi kıracak kadar güçlü olacak ama bunu denemeyecek bile. Çünkü her türlü mücadelenin faydasız olduğunu öğrenmiştir artık.


Öğrenilmiş çaresizlik konusu aile içi ilişkilerde, politik alanda, eğitimde, günlük yaşamımızda sıklıkla aşina olduğumuz bir kavram. Kaderimize razı olma dışında başka bir seçeneğimizin olmadığına dair güçlü bir içsel durum yaratır. Depresif bir pozisyona bürünülür. “Bu böyle gelmiş böyle gidecek …” türünden bir duyguyla bütünleşilir ve ardından derin bir karamsarlık inancı pekişir.


Öğrenilmiş çaresizlik bir kısır döngü oluşturur. Başarılı olamayacağımızı ya da üstesinden gelemeyeceğimizi düşündüğümüzde çok fazla çaba göstermek de anlamsızlaşır. Bu da başarı şansını azaltarak daha az motivasyon ve çabaya yol açar. Bir sorun yumağından ne kadar şikayetçi olsak da harekete geçmenin işe yaramayacağını içsel olarak hissetiğimizde bizi harekete geçirecek bir enerjiyi de kaybetmiş oluruz. Yaşam enerjimizin kaybolduğu bu durumu depresif bir pozisyon olarak niteleyebiliriz.


Seligman, sadece öğrenilmiş çaresizlik kavramını açıklamakla kalmadı, daha sonra dikkatleri belki de öğrenilmiş çaresizliğin tam tersi olan şeye çekti: İyimserlik. Seligman bir panzehir olarak öğrenilmiş iyimserlik kavramı ile insanların daha iyimser bir bakış açısı geliştirmeyi öğrenebileceğini keşfetti. İyimserliği öğrenmek, inşa etmek çaresizliği öğrenmek kadar kolay olmayabilir, ancak yapılabilir. Ne de olsa umut etmek fakirin ekmeği…


Öğrenilmiş çaresizliğin üstesinden gelmek zor olsa da iyimser bir bakış açısıyla yapabileceğimiz elbette çok şey var. Çaresiz hisseden kişilerin, çaresizliklerinin kökenlerini keşfetmek, eski ve zararlı inançları daha yeni ve daha sağlıklı inançlarla değiştirmek ve kendileri için iyileştirici bir ilişki ağını geliştirmek için yapabilecekleri çok şey var.


Tüm çabalara rağmen eğer halen bu kısır döngünün içinden çıkmakta zorlanıyorsanız bir ruh sağlığı uzmanıyla çalışmayı mutlaka düşününün. Fark ettikçe, harekete geçtikçe, küçük adımlar attıkça değişimin mümkün olabileceğini göreceksiniz.


Maier SF., Seligman ME. Learned helplessness: theory and evidence. Journal of experimental psychology: general, 1976:105(1), 3.

Martin E. Seligman. Learned Optimism: How to Change Your Mind and Your Life. New York: Vintage Books, 2006.


82 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page